Salı, Eylül 25, 2007
evden çıkartılmak - ev aramak ....
Perşembe, Eylül 20, 2007
ders kayıdı bitti, kısa bi macera..
bu süre zarfında danışman hocam da okula gelmişti. nedendir bilinmez bir anda içimde "biyoteknolojiye giriş" dersinin hocasını aramak isteği doğru. sekreterlikten telefonunu aldım ve hocayı aradım. telefonu kapattığımdaki surat ifademin fotoğrafını çekebilmek isterdim ki buraya koyup sizi güldürebileyim. :) hoca dersi açmıyordu! o andan sonra fellik fellik dolaşarak hocalardan ders aramaya başladım. danışman hocam da kızarak söyleniyordu bana bu arada. e haklı sonuçta. ders bulsam da diğerleriyle çakışıyordu ve bu danışman hocamı daha da kızdırıyordu çünkü kısa bir süre sonra gidecekti. sonunda "özel mikrobiyolojik yönemler" dersinin hocasıyla, ders saatini değiştirmek konusunda uzlaştık ve ders kaydımı yaptım. bu arada danışman hocam da tatlı sert takılıyordu bana. sonuçta sorumluluk bana aitti.
Çarşamba, Eylül 12, 2007
başarı ve başarısızlık...
evet bir yerlerden başlayıp başarılı olmak zorundayız. bunun için de başarılı olacağımıza inanmalıyız. bu çok zor bir şey gibi görükse de o kadar zor değil. mesela şimdi bir şey istiyorum sizden. sağ elinizi yumruk yapın ve içinizden "yumruğumu açmayacağım" kelimesini tekrarlayın. sonra elinizi açmaya çalışın. ne oldu? elinizi açamadınız! açamazsınız da! çünkü elinizi açmak istemiyorsunuz. yani ne yapmak isterseniz, onu yaparsınız. çok basit :)
başka bir açıdan bakalım....
o zaman hayatın bir tanımını yapmak istiyorum izninizle: "hayat, örnek aldığımız modellerden geliştirdiğimiz önkabullerimizle birlikte oluşan bir alışkanlık." nasıl bir tanım sizce?
hayat gerçekten öyle bir alışkanlık ki, bunu geliştirirken farkında bile olmuyorsunuz. mesela ne zaman yürüdüğünü bilen var mı bu dünyada? hatırlamazsınız ama bir şekilde öğrenirsiniz. başka bir örnek vermek istiyorum. elinize bir kağıt alın ve katlayın. sonra hangi yöne katladığınıza dikkat edin. peki neden bu yöne doğru katladınız? bir kere daha katlayın. bu sefer nasıl katladınız? büyük bir ihtimalle aynı şekilde katladınız. kağıdı ilk katlamaya başladığınızdan beri öğrendiğiniz bir yöntem vardır. ve onu tüm hayatınız boyunca kullanırsınız. ancak kağıdı ilk defa nasıl katladığınızı hatırlamazsınız. şimdi kağıdı açın ve farklı bir şekilde katlayın. sağ elle değil de sol elle katlayın. garip gelecektir belki. işte kağıt katlamanın farkındalığına vardınız. hiç dikkat etmiyordunuz değil mi?
gelelim konumuz olan başarı ve başarısızlığa.kişiliğimizi oluşturan önkabullerin içinde başarı varsa başarılı oluruz. yani bir bakıma başarı sadece kazanılmış bir alışkanlıktan ibarettir. başarıyı öğrenen insan nasıl başarılı olacağını bilir ve o yönde gider. başarısızlığı öğrenen insan ise, ne yapar ne eder başarısız olmanın yollarını araştırır ve başarısız olur. ama başarılı olmayı da öğrenebilir. yanlış öğrendiğiniz bir bilgide ısrar eder misiniz? bile bile haksız duruma düşmeyi istemezsiniz herhalde. başarılı olmak varken niye başarısız olasınız değil mi?
aslında bakıldığında başarılı olmak pek de zor görünmüyor. ne dersiniz?
Pazartesi, Eylül 10, 2007
istanbul tasarım haftası
öncelikle organizasyonun amacından bahsetmek istiyorum. istanbul tasarım haftası, üretici firmaları-tasarımcıları-genç yetenekleri-profosyonelleri ve tasarım tutkunlarını bir araya getirmeyi hedefliyor. bu sayede de daha geniş bir kitleye ulaşmanın önü açılmış oluyor ki yapılan - modern sanat anlamında - tasarımların sadece belli bir gelir seviyesine sahip kitleye hitap ettiğini düşünürsek, çok önemli bir şey olduğu ortaya çıkıyor.
eski galata köprüsüne gelirsek... organizasyon sorumluları bu tarihi köprüyü oldukça yaratıcı şekillerde kullanmışlar. onu da tasarmının bir parçası haline getirmişler. bununla ilgili idw sitesinde şöyle bir cümle gözüme çarpmıştı,
idw'de mekan yaratıcılığı kısıtlamaz, ancak yaratıcılığınız mekanı sınırlar.
bu sözün ne kadar doğru söylendiğini ancak oraya gittiğinizde anlayabiliyorsunuz. çünkü köprü bir tasarım malzemesi olarak kullanılmakla kalmıyor, körünün yapılma nedeni olan su da bununla bütünleştiriliyor ve ortaya suyu tasarım nesnesi olarak kullanan tasarımlar ortaya çıkıyor. bu da su üzeri sergi alanında görülebilmekte. zaten az sonra fotoğrafını da göreceksiniz.
içeri girdiğimizde o kadar yaratıcı tasarımlarla karşılaştık ki ağzımız açık kaldı desem yeridir. tasarımcılar gerçekten yaratıcılıklarının sınırlarını zorlamışlar. mesela aşağıdaki fotoğrafa iyi bakın. :) kim evin de sadece iki kişi için tasarlanmış bir koltuk istemez. ( altında yazan yazı: sculptured ergonomy for making love )
aynı zamanda türk tasarımcıların da bolluğu nedeniyle, kültürümüze özgü bir çok tasarımı da görme şansımız oldu. mesela tavla ile birleştirilmiş bir koltuk nasıl olurdu? veya şiş kebap yemek için tasarlanmış özel bir tabak? bunların dışında sadece istanbul'dan esinlenen tasarımlar da var. 5 senses of istanbul adlı projede, tasarımcıların istanbul'dan esinlenerek oluşturduğu tasarımları inceleyebilirsiniz. mesela aşağıdaki fotoğrafa bakın bir. benim favorim olan tasarımlardan birisi aslında. dikkat ederseniz eninde sonunda merkezde birleşen kenarları göreceksiniz. aynı istanbul gibi. :)
tabi gördüklerimiz bunlarla sınırlı değil. ev dekorasyon tasarımları da gerçekten görülmeye değerdi. bir çok ihtiyaca göre hazırlanmış ve farklı bir bakış açısı getirmeye çalışan tasarımlardı hepsi. en çok kitaplıkları beğendiğimi itiraf etmeliyim. aşağıdaki fotoğrafta ise favorim olan bookworm. yandaki de kardeşim. :)
evet fuarımızın amacı tasarım. işte hürriyet de bunu yapmak için fuardaydı. isteyenler, günlük gazeteden kestiği küpürler veya imac'in başında hürriyetin anasayfasını tasarladı. gerçekten çok zevkliydi. baktım küpür kesmekle olmuyor, geçtim imac'in karşısına ve ben de bir anasayfa tasarladım. bu sayfalardan en beğenilenleri hürriyet gazetesinde yayınlanacakmış, haberiniz olsun. :)
tasarım denilen şey gerçekten sınır tanımıyor. efes pilsen bira kutularından bir şeyler tasarlamak isteyen var mı? efes pilsen gerçekten çok hoş bir çalışmaya ortaya koymuş. hazırlanan masalarda, isteyenler ellerine alet edevat ve boş bira kutuları alıp özgürce tasarım yaptılar.
tasarım bir şeyleri sorgulamak demek aynı zamanda. akbank'ta bunu düşünerek, su kullanma alışkanlıklarımızı sorgulayan bir tasarıma imza atmış. aslında tasarım demek yanlış bir tanımlama, daha çok sosyal bir etkinlik. ama tam bir tasarım ruhu taşıyor. buradaki amaç suyu kumbarada biriktirmek. yani bir su kumbarası oluşturarak, kullanmadığımız fazla suyu saklamak. ben de gittim ve 1 bardak suyu kumbaraya döktüm. aynı zamanda bu etkinlik, yukarıda bahsettiğim suyu tasarım nesnesi olarak kullanan tasarımlardan birisi. suyu tasarım nesnesi olarak kullanan tasarımlardan birisi de aşağıdaki fotoğrafta görülüyor. suyun üzerine gerilen bir file ile çok yaratıcı bir kullanım alanı ortaya çıkıyor. oldukça da rahat. :)
son olarak en başta, tasarımların belli bir kitleye hitap ettiğini yazmıştım. ancak şu site de uygun fiyata oldukça güzel tasarımlar satın alabilirsiniz.
evet şimdi sırada istanbul bienali var. yakında onunla ilgili bir yazı da gelecek, bekleyim.. :)