Pazartesi, Kasım 16, 2009

Okulda Bir Gece ve Sentetik Tohumların Yolculuğu Kısım-1

Bu aralar tezimde son kalan boşlukları doldurmaya uğraşıyorum. Tabi ki bunu doldurmak da haliyle uykusuz gecelere mal oluyor. Önce amaaan ne var hemencecik bitiririm diye düşünüyorsunuz. Sonra da yetişmeyen işlerin biriktiğini görünce gözünüz korkuyor ardından da sabaha nasıl yetiştireceğim ben bunlarıııı diye panik oluyorsunuz...

Perşembe, Şubat 19, 2009

Beyaz Yakalı Türkler Kervanına Resmen Giriş Yapmak

Sonunda hayallerime doğru ilk adımı atabildim. 19 ocak 2009 tarihi ile resmen araştırma görevlisi oldum. Akademik kariyerimin başlangıcı da diyebiliriz buna. Sonuçta kapıyı açabildim. Tabi, tahmin edebileceğiniz gibi pek kolay olmadı bu aşamaya kadar gelmek. Hani anam ağladı derler ya, gerçekten öyle oldu. Sonuçlar açıklandığında annem ağlıyordu :D . Çünkü yaklaşık olarak 5 ay süren çetin bir savaş vermiştik. Savaş diyorum, çünkü gerçekten bir savaşa girdik.

Herşey 2008 eylül ayında hocamın "araştırma görevlisi olmak ister misin?" sözüyle başladı. Eee, tahmin edebileceğiniz gibi cevabım evet oldu. Kadro açılacağını duyunca çok heyecanlanmıştım. Eh tabi Türkiye'de kadro açılması ve o kadroya girmek deveye hendek atlatmakla eşdeğer, gerçi artık her meslekte işler çok karışık durumda ya neyse. Kadro lafını duymak beni fena halde gaza getirmişti. O akşamdan ders çalışmaya başlamıştım. Önümdeki ilk engel ALES sınavıydı. Hızın, mantıklı düşünmenin, hatasız 4 işlem yapmanın en önemli şey olduğu fakat benim bu konulardaki beceriksizliğim yüzünden bir türlü çok iyi puanlar alamadığım bu sınavı geçmek zorundaydım. Değişen araştırma görevlisi alım yönetmeliğine göre, şartlar daha da zorlaştığından (lisans ortalaması 2.5/4 ün altında olmayacak, ales 70'in altında olmayacak, üds 50'nin altında olmayacak filan filan) bu sınavdan 80 in altına inmemem gerekmekteydi. Sonuçta kasım ayına kadar vaktim vardı ve daha eylül ayındaydık. Yaklaşık 3 aylık bir zama dilimi içerisine akıldan 4 işlem yapmak, havuz problemi çözmek, obeb - okek mantığını baştan kavramak gibi ortaokul seviyesindeki konularda 'uzmanlaşarak' ancak 78 puan alabildim - ki bu bile benim için başarıydı emin olun. Tabi ingilizceme güvendiğim için ÜDS sınavına son 1 hafta hazırlandım ve bir 78 puan da ondan yaptım. Lisans ortalamam da 3,19/4 (100 lük sistemde 86,5) olduğundan, kendi bölümümden başvuranların arasında bayağı bir iddalı konuma yerleşmiştim. Tabi kimsenin beni araştırma görevlisi adayı bile olarak düşünmediğini varsayarsak, bu benim için gerçek bir başarıydı. Artık kadroyu alamasam bile yenik sayamazdım kendimi. sonuçta kendi bölümümden başvuranları geride bırakmıştım.

Tabi herşey bu kadar basit ve kolay değildi.... Geçmem gereken bir de bilim sınavı vardı!!! Okulumda açılan kadrolar moleküler biyolojisi kadrosu olduğundan ve ben moleküler biyolojiyle ilgili dersleri pek almadığım için (bitkilerle uğraştığım için), daha yemem gereken bir fırın ekmek vardı.... Sonuçta kanser biyolojisi, metabolik yolaklar gibi moleküler biyoloji konularına da çalıştım. Çalışmak zorundaydım, çünkü rakiplerimin hepsi bu dersleri almışlardı ve benden çok daha iyi bir altyapıya sahiptiler. Hata yapma lüksüm yoktu.

Bilim sınavı yani mülakat geçirdiğim en zor sınavdı diyebilirim. Heyecanlı bir psikolojiye sahip olduğumdan, metabolik yolaklarla ilgili soruyu bayağı bir karıştırdım. Aslında doğrusunu biliyordum, ama orada karıştırmamam gerekiyordu. soru nispeten kolaydı ama yeterli cevap veremedim.

Neyse, sınav sonuçları açıklandığında bir garip olmuştum. çünkü metabolik yolaklarla ilgili soruyu cevaplayamadığım için artık şansımın kalmadığını düşünüyordum. Ama sonuçlar işte oradaydı. Kadroya sahip olan 3 kişi arasındaydım :) . Sonrası ise benim için müthişti. Hedeflerime ulaşmam için açmam gereken kapıyı aralamıştım. İlk adımı atmıştım artık. gerisi elbet gelecek. şimdi önümde bitirmem gereken bir tez var. yakında amerikada bir kongreye katılacağım ve bir poster sunacağım. 2010 yılında bu aylarda ise doktora serüvenim başlamış olacak. Sonrası ise, herhalde arkası gelecek....